MeTaLci GeZEGeNİnde RoCk DÜnYaSI..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MeTaLci GeZEGeNİnde RoCk DÜnYaSI..

Metal & Rock
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapGoogle araForumactif

 

 Sinema Tarihi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
GiTaRisT
Admin
GiTaRisT


Erkek
Mesaj Sayısı : 109
Yaş : 32
Nerden : İstanbul
İş/Hobiler : Elektronik
Msn : gitar_ist_92@hotmail.com (sacma sapan seyler için ekleme)
Kayıt tarihi : 16/11/08

Sinema Tarihi Empty
MesajKonu: Sinema Tarihi   Sinema Tarihi I_icon_minitimeÇarş. Kas. 19, 2008 2:39 pm

*** SiNEMA TARiHi ***

Sinema sanatının 20. yüzyılda gelişmiş, kendinden önce yaygınlık kazanmış bulunan resim, heykel, müzik, mimarlık gibi çeşitli sanat dallarına dayalı, büyük teknik beceri gerektiren karmaşık bir sanattır. İzleyici karartılmış bir salonda perdeye yansıyan kendi somut gerçekliğiyle etkiler.
Saydam bir film şeridi üzerindeki görüntüler ışığın yardımıyla bir perdenin üzerine art arda düşürüldüğünde, gözümüz bu görüntüleri hareket ediyormuş gibi algılar. Bunun nedeni beynin, gözün ağtabakası üzerine düşen görüntüyü, görüntü yok olduktan sonra kısa bir süre daha saklamasıdır. Ağtabakadaki yansıma gerçekten göründüğü süreden daha uzun bir süre algılandığından, bir cismin görüntüsü kaybolmadan öbür cismin görüntüsü ağtabakaya düşerse, film karakterlerinden göze yansıyan her görüntü birbirinin devamı olarak, yani hareket ediyormuş gibi görünür. Bu beynin yarattığı görsel bir hareket yanılsamasıdır. Sinema, bir olayı yada öyküyü bu yöntemle anlatmaya dayanan görsel bir sanat dalıdır. Görüntülerin kaydedildiği film şeridi saydam bir madde olan selüloitten yapılmıştır. Görüntüler filmin üzerine sinema kamerasıyla kaydedilir. Gösterim sırasında bunlar projeksiyon makinesiyle hareketli görüntüler biçiminde perdenin üzerine yansıtılır. Filmi çekilecek cisimden yansıyan ışık kameranın merceğinden geçerek, filmin ışığa duyarlı yüzeyindeki kimyasal maddeleri değişikliğe uğratır ve görüntü oluşturur. Hazırlanan film labaratuvarda çeşitli işlemlerden geçirildikten sonra gösterime hazır duruma gelir. Bir film makarasına sarılarak projeksiyon makinesine takılır. Makara belirli bir hızla dönerken, projeksiyon makinesinden çıkan ışık filmi aydınlatarak, hareketli görüntüler biçiminde perdenin üzerine yansıtır.
Selüloit sağlam ve esnek bir madde olduğu için makaralara ve makinelere kolaylıkla sarılıp takılabilir. Çekim sonrasında birleştirme aşamasında istenmeyen görüntüler kesilip çıkarılarak, kalan bölümler özel bir tutkalla yada yapıştırıcı saydam bir bantla birleştirilebilir. Aynı zamanda ışığa son derece duyarlı olduğundan üzerindeki görüntüler net bir biçimde ve istendiği kadar büyütülebilir.
Sinemada, 7,5-300 metre uzunluğunda, 70,35, 16ve 8 mm eninde film şeritleri kullanılır. Film şeridinin kenarlarında düzgün aralıklarla sıralanmış delikler vardır. Bu delikler film şeridinin kamera makarasına yada projeksiyon makinesinin dişlilerine sağlam bir biçimde sarılmasını, kaymadan dönmesini ve görüntülerin eşit aralıklarla yansımasını sağlar. Hareketli görüntüler elde etmek için gösterim sırasında filmin belirli ve değişmez bir hızla ilerlemesi gerekir. 35 milimetrelik profesyonel filmler her görüntü karesi için dört delik, 16 milimetrelik ve amatör filmler bir delik ilerler. Sesli filmlerde ekrandan saniyede 24, sessiz filmlerde 16 görüntü karesi geçer. Sessiz filmler bugünkü gelişmiş aygıtlarla gösterildiğinde figürlerin çok hızlı hareket etmeleri bu yüzdendir.
Film çekme aygıtı olan kamera, fotoğraf makinesi ile aynı ilkelere dayanarak çalışır. Ama fotoğraf makinesinden en önemli farkı görüntüleri belli zaman aralıklarıyla ve son derece hızlı bir biçimde film şeridinin üzerine kaydetmesidir. Kullanılan film şeridine göre sinema kameralarının başlıca 70 milimetrelik, 35 milimetrelik, 16 milimetrelik ve 8 milimetrelik türleri vardır. 70 milimetrelik kameralar büyük ve görkemli görüntüler elde etmek için, 16 milimetrelik hafif kameralar bazı özel çekimlerde ve belgesel filmlerde, 8 milimetrelik kameralar amatörlerce kullanılır. Sinema filmleri genellikle 35 milimetrelik kameralarla çekilir.
Lumiere Kardeşler'in hem alıcı, hem de gösterici olan sinematograf'ından bu yana kameralar önemli değişiklikler geçirdi. Gösterici ve alıcı birbirinden ayrıldı, boyutları küçüldü ve daha kullanışlı duruma getirildi. Elle çalışan kameraların yerine motorla çalışan kameralar aldı. Motor gürültüsünü önleyen bir sistem eklenerek görüntüyle birlikte sesi de kaydeden sesli kameralar geliştirildi. Bugün kullanılan 35 milimetrelik kamera hareketli görüntüler için saniyede 24 kare çeker. Bu hız artırılarak yada azaltılarak hareketin hızlı yada yavaş olması sağlanır. Gösterim sırasında projeksiyon makinesinin obtüratürü film karelerinin arasında kapanır ve ışığı keser. Ama bu o kadar hızlı bir biçimde olur ki, gözümüz hareketlerin aslında kesintili olduğunu ayırt edemez.


Film Başlıyor

Beynin yarattığı görsel hareket yanılsaması fotoğrafın bulunmasından daha önce de biliniyordu. 1824'te İngiliz fizikçi Peter Mark Roget'ın yayımladığı "The Persistence of Vision With Regard To Moving Objekcts" (Hareketli Cisimlere İlişkin Olarak Görüntünün Sürekliliği" adlı kuramsal çalışma, birçok mucidin ilgisini çekti. Her sayfasına resim çizilmiş bir kitabın sayfaları hızla çevrildiğinde görüntülerin kesintisiz bir biçimde hareket ediyormuş gibi görünmesi ve buna benzer birçok basit deney Roget'ın kuramını doğruluyordu. Çeşitli ülkelerden bir çok mucit bu kuramdan hareketle birbirine yakın zamanlarda benzer aygıtlar geliştirmişti. Bu bakımdan sinema kamerası ve projeksiyon makinesi gibi aygıtların ilk önce nerede ve nasıl ortaya çıktığını kesin olarak söylemek güçtür. 1830'lardan başlayarak Zootrop, taumatrop, fasmatrop, fenakistiskop ve praksinoskop adlarıyla bilinen çeşitli aygıtlar geliştirildi. 1882'de Fransız fizyolog Etienne- Jules Marey kuşların uçuşunu saptamak amacıyla saniye de 12 fotoğraf çekebilen "fotoğraf tüfeği" adını verdiği bir aygıt geliştirdi. 1887'de ABD'li Hannibal Goadwin fotoğraf çekiminde ilk kez selüloit film kullandı. Ardından New York'ta George Eastman makaraya sarılı selüloit film üretimine başladı. 1888'de Thomas Alva Edison üzerine ses kaydedilen mum silindirli fonograf'ı, daha sonra da ses ve görüntüyü birleştirmek amacıyla yardımcısı William Dickson'la birlikte kameranın ilk biçimi sayılan kinetoskop adını verdiği bir gösterim aygıtıyla 15 metrelik bir film şeridinin üzerindeki görüntüleri kesintisiz olarak art arda yansıtmayı başardı. Ne var ki, bu aygıt gözlerini iki deliğe dayayan tek bir izleyici tarafından kullanabiliyordu. Kinetoskopla filmin üzerindeki görüntüler art arda izlenebilmekle birlikte, hareketler kesintiliydi. Bunun nedeni her görüntü karesinin yeterince uzun bir süre ışıklandırılamamasıydı. Paris'te kinetoskopu gören Fransız Lovis (1862- 1948) ve Auguste (1862- 1954) Lumiere Kardeşler geliştirdikleri sinematograf adlı aygıtla ilk kez hareketli görüntü elde ettiler. Bu olay sinemanın doğuşunu müjdeleyen en önemli gelişmeydi. Sinematograf elle çalıştırılabiliyor ve yaklaşık 10 kilogramlık ağırlığı sayesinde istenen yere taşınabiliyordu. Filmin düzenli ve kesikli ilerleyişini sağlayan ve bugün de hala kullanılmakta olan tırnaklı bir düzeneği vardır. Lumiere Kardeşler halka açık ilk film gösterimlerini 1895'te Paris'te Capucines Bulvarı'ndaki Grand Cafe'de gerçekleştirdiler. Sinematograf hem film çeken, hem de gösteren bir aygıt olduğu için ancak 15 metrelik film şeridi alabiliyordu. Bu yüzden ilk filmleri oldukça kısaydı. Filmler iskambil oynayanlar, bir demircinin çalışması, askerlerin yürüyüşü ya da bir bebeğin beslenmesi gibi günlük yaşamdan alınmış görüntülerden oluşuyordu. Lumiere Kardeşler Lumiere Fabrikası'ndan Çıkan İşçiler adlı filmlerini Lyon'daki fabrikalarında, bir öğle tatili sırasında çekmişlerdi. Bir söylentiye göre Ciotat Garı'na Bir Trenin Gidişi adlı filmin gösterimi sırasında, kameraya doğru hızla yaklaşan tren görüntüsü izleyicileri dehşete düşürmüştü. Sonraları kısa komediler, haber filmleri ve belgeseller de çektiler. Sinema yoluyla belirli bir öykü anlatma dönemi Fransız yönetmen Georges Melies ile başladı. Bilimkurgu sinemasının da öncüsü sayılan Melies, aynı zamanda "film hileleri" kullanan ilk sinemacıydı. Melies'nin filmlerinde kamera aynı noktada duruyor ve öyküyü tiyatro sahnesindeymiş gibi görüntülüyordu. Melies 1900'lerin başlarında aralarında Ay'a Seyehat, Uzay Yolculuk gibi kısa film çekmiştir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://seytantuyu.yetkin-forum.com
 
Sinema Tarihi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tv & Sinema Bölümü Kuralları

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MeTaLci GeZEGeNİnde RoCk DÜnYaSI.. :: SOSYAL :: Tv & Sinema-
Buraya geçin: