MeTaLci GeZEGeNİnde RoCk DÜnYaSI.. Metal & Rock |
|
| Kadın hakları | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
GiTaRisT Admin
Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 32 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : Elektronik Msn : gitar_ist_92@hotmail.com (sacma sapan seyler için ekleme) Kayıt tarihi : 16/11/08
| Konu: Kadın hakları Çarş. Kas. 19, 2008 2:55 pm | |
| ÖZET
Kadın Hakları konusu insan hakları kavramı çerçevesinde ele alınmalıdır. Ancak insan haklarına iliskin degerlendirmeler tek basına kadın haklarının özgünlügünü karsılamaya yetmemektedir. Kadın haklarının toplumsal yapı, aile ve iktidar iliskileri açısından yeniden yapılandırılması gerekir. Ülkemize kadınlara siyasal, yasal ve ekonomik anlamda hakların tanınması Türkiye Cumhuriyetinin kurulusu ile belirgin bir sıçrama yapmıstır, ancak yeterli degildir. Pozitif ayrımcılık yoluyla kadın magduriyetinin her alanda pisirilmesi gerekir, daha yapılacak çok sey vardır.
1. INSAN HAKLARININ BİR PARÇASI OLARAK KADIN HAKLARI
nsan hakları yeryüzünde esit olarak yasayan bütün bireylerin birbirlerine karsı salt insan olmaktan kaynaklanan ödevleridir. İnsan haklarından, insanın insan olmaktan kaynaklanan tüm hakları anlasılmaktadır. nsan Hakları Evrensel Beyannamesi de bu çerçevede cins, dil, din, siyasi, milli veya sosyal köken, servet, dogus veya diger herhangi bir fark gözetmeksizin, insanın insan olması nedeniyle her insan tarafından yararlanılabilen haklara “insan hakları” denmektedir. Hukuk tarafından korunmaya deger menfaat olarak hak, dogrudan hukukun konusunu olusturmaktadır. Hak kavramı insanın salt insan olmak sıfatıyla sahip oldugu özgürlükleri ve olanakları, insanın degerini ya da onurunu meydana getirmektedir. Bu nedenle insan haklarının kaynagı, insanın bu deger yanından gelmektedir. nsan, belki insan hakları olmadan da yasayabilir. Ancak böyle bir yasam insana yakısan bir yasam olmaz. nsanın insan olmasından kaynaklanan hakların ihlali veya inkarı demek, insanlıktan, insan olmaktan vazgeçmek demektir. Aslında insan haklarının dogustan varolusu sadece algılanabilecegine bu nedenle tanımlanmasına bile gerek olmadıgına iliskin görüsler vardır. Ancak hukuksal açıdan tanım, bir açıklık saglama olanagı sunar. Evrensellik, eskimezlik, degismezlik, üstünlük, devredilmezlik insan hakları kavramının temel özellikleridir. Sonuç olarak amaç; “insan onurunun korunması” oldugu için bu özellikler zorunlu olarak aranacaktır. Çagdas pozitif hukuk normlarında bu özelliklerin “ devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlükler” olarak yansıtıldıgını görmekteyiz. 18.yy.'da üzerinde tartısılan "İnsan ve Yurttas Hakları" kavramı, yeni bir tarihsel açılımı ortaya koyarken tüm insanlara sesleniyordu. Bu yüzyılda kadın hakları savunucuları, Batı'da kökten etkiler yaratan hareketin içindeydiler ve erkeklerle birlikte esitlik ve özgürlük mücadelesi veriyorlardı. Bu mücadele 1776 tarihli Amerikan Bagımsızlık Bildirgesi ve 1789 tarihli Fransız insan ve Yurttas Hakları Bildirgesi'ni dogurmustur. Her iki sözlesme ve devam edegelen sözlesmeler, insanlar için vazgeçilmez hakların varlıgı ve siyasi iktidarın bu hakları tanıması zorunlulugu üzerinde duruyordu. Ancak, ne yazık ki dogal haklar olarak isimlendirilen bu hakların, basta teorisyenleri olan erkekler olmak üzere kadınları da kapsadıgı konusunu kabul etmediler.
Fransız Devrimi'nden etkilenen Mary WOLLSTONECRAFT (1755-1797), feminist teori tarihinde ilk önemli çalısma olan "Kadın Haklarının Savunusu"nu hazırlamıstır. Bu kitap, erkeklerin özgürlük talepleriyle geleneklere karsı açtıgı savası kadınların da yapabilecegi mesajını veriyordu. Özgürlük talebinde bulunmamak kadını onursuz kılacaktır demekteydi. Aynı sekilde, kadın hakları savunucusu Olympe de GOUGE (1748-1793), Kadın Hakları Bildirgesi'yle dogrudan nsan ve Yurttas Hakları Bildirgesi'ne yönelik bir manifestoda bulunuyordu. Esitlikten kadın ve erkek esitliginin de anlasılması gerektigini ileri sürüyor; kamusal mevkilere gelme siyaset yapma konusunda da esit haklar talep ediyordu. "Kadına giyotine gitme hakkı tanınıyorsa kürsüye çıkma hakkı da tanınmalıdır" demekteydi. ronik bir sekilde Olype de GOUGE 1793'deki darbe sonrası giyotinle idam edildi. 19. ve 20.yy'da, mücadelenin hukuksal alandaki esitlik söyleminden çok hayatın her alanında yapılan cinsiyete dayalı ayrımcılıgın kaldırılması noktasına yöneldigini görüyoruz. Bu yaklasımla savunulan, tarihsel ve toplumsal olarak cinsiyetten kaynaklanan davranıs kalıpları ve rolleri kadınların herhangi bir alandan dıslanmaları için gerekçe olmamalıdır, görüsüdür. Mücadelenin kamusal alanda yer almaya yani siyasi ve sosyal alandaki esitlik taleplerine dönüstügünü görüyoruz. Toplumsal yasamın, özel alan (ev içi-aile ortam) ve kamusal alan (ev dısı-çalısma ortamı) biçiminde bölünmesi ve kadının geleneksel olarak özel alana hapsedilmesi, bu durumun beraberinde getirdigi kalıplarla zorlanma, kadının kendisini insan olarak ve üretimin bir parçası olarak ifade etmesini güçlestirir. Liberal feminizme göre geleneksel özel-kamusal alan ayrımı, kadının erkek karsısındaki ikincil konumunun ana nedenidir. Kadınların kamusal alana girmesini önleyen ve onları özel alana hapseden yasalar ve uygulamaların kaldırılması gerekir. Kadınların özel alana ait görülmesi ve bu alanda da yasamlarının devlet tarafından tam güvenceye alınmaması ve özel alana hukukun müdahalesinin sınırlı tutulması olgusu, kadınların uzun yıllardır mücadelelerinin odak noktası olmustur.
2. KADIN HAKLARININ ÖZGÜN YÖNÜ
16.yy.'daki "kadın insan mıdır?" tartısmasının bir zamanlar yapılmıs olması bile kadın hakları kavramının insan hakları kavramı çerçevesinde tartısılmasını zorunlu kılıyor. Aslında bu tartısmanın kökeni kitabi dinlerin Adem'in topraktan, buna karsım Havva'nın ise Adem'in kaburga kemiginden yaratılmıs olmasına kadar götürülebilir. Buna baglı olarak erkek, uygarlıgın ve kültürün yaratıcısı ve ürünü olarak görülürken; kadın, doganın ürünüdür. Saptamalar kadının ikincilligini vurgulamak için kullanılmaktadır. Bu yüzden, genel insan hakları ile ilgili düzenlemelerin ayrıca ve özellikleri de dikkate alınarak kadın hakları tarafından tamamlanması gereksinimi dogmaktadır. Kadın haklarının özgünlügünü belirtmek yapay bir ayrım degil, insan hakları kavramına somut bir içerik kazandırabilmenin ön kosuludur. İnsan hakları kavramının salt "insan" soyutlaması içinde ele alınması, insan-erkek kavramı iliskisinde somutlastıgı için ataerkil anlayısın sürdürülmesi ve pekistirilmesinden baska bir ise yaramamaktadır. Bu nedenle, insan hakları kavramının kadın hakları kavramı ile de tamamlanması geregi dogmaktadır. Kadının insan hakları konusuna iliskin iki temel yaklasım vardır: - Evrenselci yaklasım - Kültürcü yaklasım Evrenselci yaklasım; insan haklarının evrenselliginden yola çıkmaktadır. nsan hakları belgelerinde yer alan hakların tümünden kadınlar yararlanmalıdır düsüncesini savunmaktadırlar.
Kültürcü yaklasım ise; tüm toplumlarda geçerli olabilecek insan hakları anlamında ortak degerlerin bulunmasının olanaksızlıgından yola çıkar. Ancak bu yaklasımda, kadınlara karsı yapılan ayrımcılıkların kültürel farklılıklara dayandırılarak haklılastırılmaya çalısıldıgı görülmektedir. Her kültürün kendi degerleri çerçevesinde ele alınması kültürün genel yaklasımının, kadını belirli bir noktaya hapsetmesine engel olmayacaktır. Bunun anlamı, bazı farklılıklar gösterse bile genel ataerkil kastın kırılamayacagı noktasına ulasır. Böylece bir çifte standart yaratılmaktadır. Kadınlara Karsı Her Türlü Ayrımcılıgın Önlenmesi Sözlesmesi (CEDA W.1981), insan hakları belgeleri içinde en çok çekince konulan sözlesmedir. Bu sözlesme, bir sekilde imzalanmıs bile olsa yasalarla tanınmıs pozitif hakların, tek baslarına degil, egemen toplumsal ve kültürel ortam içinde varoldugu gerçegini de göstermektedir. | |
| | | GiTaRisT Admin
Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 32 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : Elektronik Msn : gitar_ist_92@hotmail.com (sacma sapan seyler için ekleme) Kayıt tarihi : 16/11/08
| Konu: Geri: Kadın hakları Çarş. Kas. 19, 2008 2:55 pm | |
| 3. TÜRKİYE’DE KADIN HAKLARI TARiHi
Her toplumda oldugu gibi kadının Türk toplumunda da önemli bir yeri vardır. Kadın, anne olarak aile ve toplum arasında bir köprü görevi görür. Kadının toplumdaki yeri ve görevleri derken önce onun bir fert olarak gerekli kisiligi kazanmasını, sonra da aile içinde ve toplumun içinde gerekli yeri alması düsünülmelidir. Tarihsel gelisim içinde Türk kadınının toplumdaki yeri üzerinde durulursa, kadının çesitli Türk devletlerinde önemli ve saygın bir konuma sahip oldugunu görürüz. Kadın sadece ev içinde degil, dıs alanda hatta yönetimde bile önemli bir pozisyona sahipti. Ancak Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kadının sorumlulugunun eve yönelmesine ve dısarıdan soyutlanmasına, slam dini dolayısıyla iliskilerin yogunlastıgı geleneksel ortadogu alıskanlıklarının etkisi olmustur aynı negatif etki Bizans geleneginden de gelmektedir. Osmanlı toplumunda toplum yapısının cinslerin ayrımı üzerine kurulmus olması, iki ayrı dünyayı ortaya çıkarmıstır. Erkegin dünyası kamusal, kadının dünyası ise özel ve mahremdi varlıgı ancak aile içinde söz konusu edilebilirdi. Eve kapanıp örtünmeye mahkum edilen kadın, toplum hayatındaki rollerini kaybetmistir. Bu durum Tanzimat’la birlikte gelisen özgürlesme ve egitim talepleriyle degismeye baslamıstır. Tanzimat dönemi yazarlarının batılı hak taleplerinin içinde kadının sorunlarına çözüm üretmek için kamuoyu olusturma istemi de vardı. Özellikle 19.yüzyılın sonlarına dogru önemli bir çıkıs olarak “Hanımlara Mahsus Gazete” üzerinde durmak gerekir. Kadın yazarların önemli katkıları olarak çıkan bu gazeteye ek olarak bir çok entelektüel erkek de kadın özgürlesmesinin geregi üzerinde durmuslardır. Hüseyin Rahmi Gürpınar, Halit Ziya Usaklıgil, Namık Kemal önemli isimlerdir. Devam eden dönemde bir çok karmasadan sonra kinci Mesrutiyet bazı tartısmalar için olanak yaratmıs olmakla birlikte örnegin örtünme ile ilgili yeni yasa taleplerinin de gündeme getirildigi bilinmektedir. Mesrutiyet döneminde bir çok kadın dernegi kurulmustur. lk kadın derneklerinin daha çok hayırsever amaçlarla kurulmus oldugunu görürüz. kinci Mesrutiyetle ortaya çıkan önemli degisimlerden birisi de ev içinde gerçeklesen egitimden kadınlar için de okulda egitime geçilmis olmasıdır. 1917 tarihli Hukuk-u Aile Kararnamesi üzerinde özel olarak durmak gerekir. Bu Kanun Hükmünde Kararname, slam ülkelerinde hangi dinden olursa olsun herkesi kapsayan ilk standart belge olma özelligi göstermektedir. Bu kararname ile kadınlara bosanma ve poligamiye karsı bazı haklar tanınmakta, evlenmelerde her dinden teba için devletin kontrolü sart kosulmaktadır. Ancak yasa 1919 Haziranı'nda yürürlükten kaldırılmıstır. Birinci Dünya Savasının yarattıgı ortam bütün dünya da oldugu gibi ülkemizde de kadınların geleneksel rollerinde zorunlu bir degisimi ortaya çıkarmıstır. Savasın çok kısa bir sürede topyekün bir savasa dönüsmesi erkeklerin cepheye gitmesini kalan alanlarda ve geri hizmetlerde kadın gücüne ihtiyaç duyulmasına yol açmıstır. Gündelik hizmetlerin yanında askerlerin gereksinimlerini karsılamak için açılan yeni fabrikalarda kadın isçilerin istihdam edildigini görmekteyiz. Ülkemizde, Birinci Dünya Savasının yenilgi ve 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi ile sonuçlanmasıyla ortaya çıkan acı tabloda hemen hemen hiçbir hakkı olmayan kadınların da çesitli mitinglerle protestoları vardır. Baslayan Kurtulus savası sadece bir cephe savası olarak kalmamıs yeni bir yapılanmanın hem kurtulusu hem de kurulusuna dönüsmüstür. Kurtulus Savasında Türk kadını önemli etkinliklerde bulunmus ve vatanını canı gönülden savunmustur. Tarihimizin en zorlu dönemi olan 1914-1923 yılları, kadın haklarına iliskin de yeni bir çizgiyi gündeme getirmistir. ******’ün Türk toplumunu çagdas uygarlık yörüngesine oturtmak gibi büyük amacının iki önemli yönü vardır; Birincisi, gelenekçilik tutumunu yok etmek, ikincisi de bu yörüngeye uygun kuralları, kurumları, örgütleri yerlestirmek, toplumun yeni kusaklarını buna göre yetistirmektir. Bu anlamda Cumhuriyet dönemi gelismeleri bir yenilenme arayısı olarak adlandırılabilir. ******, Türk toplumunun temeli kabul ettigi aileye ve ailenin de diregi olarak gördügü kadına, çok büyük önem vermistir. ******, ailenin bireylerine bireyler arası iliskilerine ve bu bireylerin huzur ve mutluluguna egilerek onları egitimde ve iktisatta çagdas medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmaya çalısmıstır. Özellikle hukuk alanında kadınlara genis haklar tanımıstır. ******’ün kadının statüsüne iliskin yaklasımları evrensel niteliktedir ve son derece genis bir perspektife sahiptir ve bu perspektif yeni cumhuriyetinde en belirgin özelliklerinden birisidir. ******, 1923 yılında “..suna inanmak lazımdır ki dünya yüzünde gördügümüz her sey kadının eseridir” ya da “ ..toplumun basarısızlıgının asıl sebebi kadınlara karsı olan bilgisizlikten ileri gelir, bir toplumun bir organı faaliyette iken diger bir organı islemez ise o toplum felç olur” derken bu yaklasımını dile getirmektedir. Bu hedef için önemli bir baslangıç olarak 1924 yılında yürürlüge konulan Tevhid-i Tedrisat kanunu bir yandan egitimi merkezilestirip bir düzene sokarken diger yandan kadın nüfuza ilkokul, orta okul ve yüksekokul ögreniminin kapılarını açmıstır. Bunun anlamı cinsiyet ayrımı gözetilmeden egitimde esitlik olanagının yaratılmasıdır. | |
| | | GiTaRisT Admin
Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 32 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : Elektronik Msn : gitar_ist_92@hotmail.com (sacma sapan seyler için ekleme) Kayıt tarihi : 16/11/08
| Konu: Geri: Kadın hakları Çarş. Kas. 19, 2008 2:56 pm | |
| 4. SİYASAL HAKLAR
Siyasi Sosyallesme Kuramları olarak adlandırılan ve kadının siyasal karar alma süreçlerinden ayrı kalmasının toplumsal yapıya etkilerini irdeleyen sosyolojik çalısmalar toplumsal gelismeye ve tipiklestirmeye bu egilimin etkisinin ne derece önemli oldugunu göstermektedir. Kız ve erkek çocuklarının, çocukluktan itibaren ayrı ilgi alanlarına itilmeleri ve sosyallesme sürecinde erkege karar verme rolü yüklenirken, kız çocuklarına edilgen olus, bagımlılık ve ikincillik rolleri ögretilmektedir. Bu durum dogal olarak siyasal karar alma süreçlerinden kadının uzaklasması sonucunu dogurmaktadır. Siyasal haklar açısından Türkiye Cumhuriyeti'nin iki temel ekseni üzerinde durmak gerekir. Bunlar ulusçuluk ve uygarlıktır. Bu iki amacın gerçeklesmesi için toplumsal yasam içinde kadının konumunun güçlendirilmesi gerekiyordu. Bu hedef çerçevesinde yaratılan yeni kadın tipini Halide Edip Adıvar söyle çizmektedir: "Ulusu için yararlı olmaya çalısan, siyası alanda erkeklerin yanında yerini alan, buna karsın müsfikliginden kaybetmeyen, agırbaslı, arkadas, vatanının anası, halkçı kadın" tipi. Bu yaklasımda birbirine karsıt olarak algılanan degerleri uzlastırarak yeni bir kadın imgesi yaratmıstır. Bu imgenin toplumsal yasama ve yönetimine etkin katılımı siyasal hakların tanınması ile gerçeklesebilecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ikinci döneminin sonlarına dogru, kadınlara siyasi hakların verilmesi yolunda kadınlar tarafından dileklerde bulunulmus, bazı konferanslar verilmis bu konuda bir takım kadın dernekleri harekete geçmistir. Türk kadınının siyasal haklardan yararlanması da ******’ün ileri görüslülügü ile dünya ülkelerinin bir çogundan önce olmustur. 3 Nisan 1930 gün ve1580 sayılı yasayla Türk kadınının önce belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanınmıstır. Daha sonra 26 Ekim 1933 gün ve 2349 sayılı kanunla da kadınlar köy ihtiyar heyetlerine ve muhtarlıga seçme ve seçilme haklarını elde etmislerdir. Daha sonra 1934 tarihli ve 2599 sayılı yasayla milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıstır. 1935 yılında yapılan ilk genel seçimde de 18 kadın milletvekili Türkiye Büyük Millet Meclisine girmistir. Bu günümüze kadar mecliste ulasılmıs en yüksek milletvekili kadın üye sayısıdır. Ne yazık ki egitimli kadın sayısı Cumhuriyet’in ilk yıllarına göre çok artmıs olmasına ragmen halen yeteri kadar kadın temsilinin mecliste yer aldıgından söz edemeyiz. Kadınların siyasal haklarını kullanmaları bakımından 1935-1991 dönemi incelendiginde kadın temsilcilerin tek partili dönemde Meclis içindeki oranlarının daha yüksek oldugu, çok partili demokrasiye geçildigi dönemde ise kadın parlamenter sayısının giderek azaldıgı görülmektedir | |
| | | GiTaRisT Admin
Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 32 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : Elektronik Msn : gitar_ist_92@hotmail.com (sacma sapan seyler için ekleme) Kayıt tarihi : 16/11/08
| Konu: Geri: Kadın hakları Çarş. Kas. 19, 2008 3:00 pm | |
| 5. YASAL HAKLAR
Bu baslık altında Türk Hukuk Devriminin en önemli kazanımlarından birisi olan Medeni Yasa'nın üzerinde özel olarak durmak gerekmektedir. Hukuk devriminin en önemli yasası olarak hazırlanan 1926 tarihli Türk Medeni Yasası toplumun yeni anlayısının bel kemigini olusturmustur. Türk Medeni Yasası bir çok olumlu düzenlemesinin yanında, kadının sosyal yasamını da çaga uygun olarak yeniden düzenlemistir. Medeni kanunun amacı adet ve görenekleri tercüme etmek degil, tersine modernligin ilkelerine uygun yeni bir aile yapısı getirerek, bu adet ve görenekleri asmaktır. Kadının temel haklarının yanında tek esliligin kabulü, bosanmanın yargıya tasınması, mülkiyet edinmede ayrımın kaldırılması, esit ücret olanagı, ve özellikle din ve devlet islerinin birbirinden ayrılmasıyla kadın üzerindeki görünür görünmez bir çok baskının kaldırılması olanaklarını da yaratmıstır. 19. yüzyılda meydana getirilen medeni kanunların hemen hepsinde, kadın ve erkekten her birinin özellikle aile içi fonksiyonları arasında fark gözeten klasik anlayısa sadık kalınmıstır. Bunun anlamı bazı noktalarda esitlik prensibinden ayrılmıs olmadır. Oysa günümüzdeki gelismeler kadın erkek arasındaki farkların giderek silinmekte oldugunu göstermektedir. Buna baglı olarak esitlikçi taleplerin artarak hukuksal yapıda da varlık kazanmaya baslamıstır. Hukuksal gelisim ve degisim açısından su noktalar üzerinde özel olarak durulması gerekmektedir; · Monagamik yani tek esle evliligin saglanması, · Süreli evlenmenin (Müt’a) yasaklanması, · Evlenmeye zorlanmanın yasaklanması, · Bosanma hukukunda esitligin getirilmesi ve resmiyete baglanması, · Kadına siddet uygulanmasının yasaklanması, · Miras bölüsümünde esitlik. Türk toplumu medeni yasanın yürürlüge girdigi 1926 yılından günümüze kadar sosyal, ekonomik ve kültürel bakımdan büyük degisim ve gelisim geçirmistir. Özellikle kentli insan nüfusunun kırsal kesimde yasayanlara oranla hızla artısı yeni toplumsal gereksinimler dogurmustur. Kentsel degerler toplumsal yasamda belirleyici olmaya baslamıstır. Yukarıda sayılan hususlar konusunda Medeni Yasa'nın düzenlemesi büyük bir adım olmakla birlikte Medeni Yasa’da yapılan son degisikliklerle, kadının statüsü daha da iyi bir konuma yükseltilmistir. Özellikle evlilik birliginde edinilen malların esler arasında hakça bölüsümüne iliskin yeni kabuller, kadın hakları açısından ciddi kazanımlar saglamıstır. | |
| | | GiTaRisT Admin
Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 32 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : Elektronik Msn : gitar_ist_92@hotmail.com (sacma sapan seyler için ekleme) Kayıt tarihi : 16/11/08
| Konu: Geri: Kadın hakları Çarş. Kas. 19, 2008 3:00 pm | |
| KADINLARIN SİYASAL HAKLARINA İLİŞKİN SÖZLEŞME
20 Aralık 1952
Birleşmiş Milletler Antlaşmasında sözü edilmiş bulunan, erkekler ve kadınların hak eşitliği ilkesinin uygulanmasını dileyen, her bireyin, doğrudan doğruya ya da serbestçe seçilmiş temsilcileri aracılığı ile, kendi ülkesinin kamu işlerinin yönetimine katılmak ve eşit koşullar altında, kendi ülkesinin kamu hizmetlerine katılmak hakkını kabul ve Birleşmiş Milletler Antlaşmasına ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi hükümlerine uygun olarak siyasal haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma yönünde erkekler ile kadınlara eşitlik tanımayı isteyen, Sözleşmeci Taraflar, bu amaçla, bir Sözleşme yapmaya karar vermiş olmakla, aşağıdaki hükümler üzerinde uzlaşmışlardır.
Madde 1 Kadınlar, hiçbir ayrım gözetilmeksizin, erkeklerle eşit koşullar altında bütün seçimlerde oy kullanmaya sahip olacaklardır.
Madde 2 Kadınlar hiçbir ayrım gözetilmeksizin erkeklerle eşit koşullar altında ulusal yasalarca kurulmuş ve halk tarafından seçilen tüm kamu organlarına seçilme hakkına sahiptirler.
Madde 3 Kadınların, hiçbir ayrım gözetilmeksizin, erkeklerle eşit koşullar altında ulusal yasalar uyarınca kurulmuş bütün, kamu görevlerinde yer alma ve kamu görevlerini yerine getirme hakları vardır.
Madde 4 1. Bu Sözleşme, Birleşmiş Milletler üyesi Devletlerin ve Genel Kurulun bu amaçla davet edeceği öteki herhangi bir Devletin imzasına açıktır.
2. Bu Sözleşme, onaya bağlıdır ve onay belgeleri Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine sunulacaktır.
Madde 5 1. Bu Sözleşme 4. maddenin 1. fıkrasında anılan tüm Devletlerin katılmasına açıktır.
2. Katılma, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine bir katılma belgesinin verilmesiyle geçerlilik kazanır.
Madde 6 1. Bu Sözleşme, altıncı onay ya da katılma belgesinin veriliş tarihini izleyen doksanıncı gün yürürlüğe girecektir.
2. Altıncı onay ya da katılma belgesinin verilmesinden sonra onaylayan ya da katılan her Devlet için Sözleşme, bu Devletin kendi onay ya da katılma belgesini verdiği tarihten sonraki doksanıncı gün yürürlüğe girecektir.
Madde 7 Herhangi bir Devletin imza, onay ya da katılması sırasında bu Sözleşmenin maddelerine herhangi bir çekince koyması durumunda, Genel Sekreter, bu Sözleşmeye taraf olan ya da olabilecek tüm Devletlere çekince metnini duyurur. Çekinceye karşı çıkan herhangi bir Devlet, sözü edilen duyuru tarihinden başlayarak doksan günlük bir süre içinde (ya da kendisinin bu Sözleşmeye taraf olduğu tarihte) Genel Sekretere bu çekinceyi kabul etmediğini bildirebilir. Böyle bir durumda, bu Devletle çekince koyan Devlet arasında Sözleşme yürürlüğe girmeyecektir.
Madde 8 1. Herhangi bir Sözleşmeci Devlet, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine yazılı bir bildirimde bulunarak bu Sözleşmeyi bozabilir. Sözleşmenin bozulması, bildirimin Genel Sekreter tarafından alınış tarihinden bir yıl sonra geçerli olacaktır.
2. Bu Sözleşme, bozulmalar nedeniyle tarafların sayısının altının altına düştüğü tarihten başlayarak yürürlükten kalkacaktır.
Madde 9 Bu Sözleşmenin yorumu ya da uygulanmasına ilişkin olarak iki ya da daha çok Sözleşmeci Devlet arasında doğan ve görüşmelerle çözümlenemeyen herhangi bir anlaşmazlık, bu anlaşmazlığa taraf olanlardan birinin istemi üzerine, başka bir çözüm yoluna başvurulmazsa Uluslararası Adalet Divanına sunulur.
Madde 10 Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, aşağıdaki hususları Birleşmiş Milletlerin tüm üyelerine ve bu Sözleşmenin 4. maddesinin 1. fıkrasında sözü edilen üye olmayan bütün Devletlere bildirecektir.
a. 4. madde uyarınca alınan imzaları ve onay belgelerini,
b. 5. madde uyarınca alınan katılma belgelerini,
c. 6. madde uyarınca bu Sözleşmenin yürürlüğe giriş tarihini,
d. 7. madde uyarınca alınan duyuru ve bildirimleri,
e. 8. maddenin 1. fıkrası uyarınca Sözleşmenin yürürlükten kalkması,
f. 8. maddenin 2. fıkrası uyarınca yürürlükten kalkma.
Madde 11 1. Çince, Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve Rusça metinleri aynı ölçüde geçerli olan bu Sözleşme, Birleşmiş Milletler arşivine verilecektir.
2. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Birleşmiş Milletlerin tüm Üyelerine ve 4. maddenin 1. fıkrasında sözü edilen, Üye olmayan Devletlere bu Sözleşmenin onaylı bir kopyasını gönderecektir.
Hükümetlerince yeterli ölçüde yetkili kılınmış olan aşağıdaki imza sahipleri New York’ta imzaya açılan bu Sözleşmeyi otuz bir Mart bindokuzyüzelliüç tarihinde imzalamışlardır. | |
| | | GiTaRisT Admin
Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 32 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : Elektronik Msn : gitar_ist_92@hotmail.com (sacma sapan seyler için ekleme) Kayıt tarihi : 16/11/08
| Konu: Geri: Kadın hakları Çarş. Kas. 19, 2008 3:01 pm | |
| BİRLEŞMİŞ MİLLETLER, OLAĞANÜSTÜ VE SİLAHLI ÇATIŞMA HALLERİNDE KADINLARIN VE ÇOCUKLARIN KORUNMASINA DAİR BİLDİRİ
14 Aralık 1974
Genel Kurul, Ekonomik ve Sosyal Konseyin 16 Mayıs 1974 tarihli ve 1861 (LVI) sayılı kararında yer alan tavsiyeyi dikkate alarak, barış, self-determinasyon, ulusal kurtuluş ve bağımsızlık için mücadele edildiği olağanüstü durumda ve silahlı çatışma dönemlerinde insanlıkdışı eylemlerin çok sıkça mağduru olan ve sonuçta çok ağır zararlara uğrayan sivil nüfustan kadınların ve çocukların çektikleri acılardan derin kaygı duyduğunu ifade ederek,
Dünyanın özellikle baskıya, saldırıya, koloniciliğe, ırkçılığa, yabancı egemenliğine ve işgale maruz kalmış bir çok bölgesinde, kadınların ve çocukların çektikleri acıların farkında olarak,
Genel ve tereddütsüz kınamalara rağmen koloniciliğin, ırkçılığın ve yabancı egemenliğinin bir çok halkı boyundurukları altında tutmaya, ulusal kurtuluş hareketlerini zalimane bir şekilde bastırmaya ve egemenlikleri altındaki nüfusa ve bu arada kadınlara ve çocuklara ağır zararlar vermeye ve tarifsiz acılar çektirmeye devam etmesinden derin kaygı duyarak,
Temel özgürlüklere ve insan onuruna hala yoğun saldırılar yapılmasından ve kolonici ve ırkçı yabancı egemen Güçlerin uluslararası insancıl hukuku ihlal etmeyi sürmesinden dolayı üzüntü duyarak,
Barış ve savaş zamanlarında kadınların ve çocukların korunması ile ilişkili olarak uluslararası insancıl hukuk belgelerinde yer alan ilgili hükümleri akılda tutarak,
Diğer önemli belgeler arasında, silahlı çatışma hallerinde insan haklarına saygı ve sivil nüfusun korunması için temel prensipler konusunda kendi verdiği 19 Aralık 1968 tarihli ve 2444 (XXIII) sayılı kararını ve 9 Aralık 1970 tarihli ve 2674 (XXV) ve 2675 (XXV) sayılı kararları ile birlikte, Ekonomik ve Sosyal Konseyin 28 Mayıs 1970 tarihli ve 1515 (XLVIII) sayılı olup Genel Kuruldan olağanüstü hallerde ve savaş zamanlarında kadınların ve çocukların korunması hakkında bir bildiri hazırlanması imkanını ele almasını talep ettiği kararını akılda tutarak,
Yeni gelen kuşakların istikbali ile toplum ve aile içinde ve özellikle çocukların yetişmesinde önemli bir rol oynayan annelerin istikbali bakımından üstlendiği sorumluluğun farkında olarak,
Sivil nüfusa dahil kadın ve çocukların özel olarak korunmasını sağlama gereğini akılda tutarak,
Olağanüstü ve Silahlı Çatışma Hallerinde Kadınların ve Çocukların Korunmasına dair bu Bildiriyi inançla ilan eder ve bütün Üye Devletlere kesinlikle uymaları için çağrıda bulunur:
1. Nüfusun özellikle en aciz durumdaki mensupları olan kadınları ve çocukları tarifsiz acılara sevk eden sivil nüfusa yönelik saldırılar ve bombalamalar yasaklanır ve bu tür eylemler cezalandırılır.
2. Askeri operasyonlar sırasında kimyasal ve biyolojik silahlar kullanılması 1925 tarihli Cenevre Protokolünün, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesinin ve uluslararası insancıl hukuk ilkelerinin çok açık bir ihlalini oluşturur ve savunmasız kadınlar ile çocuklar dahil bütün sivil nüfusun ağır kayıplara uğramasına yol açar, ve bu tür eylemler en ağır şekilde cezalandırılır.
3. Bütün Devletler 1925 tarihli Cenevre Protokolü ve 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri ile birlikte, silahlı çatışma hallerinde kadınların ve çocukların korunmalarını önemli derecede güvence altına alan insan haklarına saygı ile ilgili diğer uluslararası hukuk belgelerindeki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirirler.
4. Silahlı çatışmalara, dış ülkelerdeki askeri operasyonlara ve hala kolonici egemenliğin altında bulunan ülkelerdeki askeri operasyonlara karışan Devletler tarafından, kadınları ve çocukları savaşın dehşetinden korumak için her türlü çaba gösterilir. Özellikle kadınların ve çocukların bir bölümünü oluşturduğu sivil halka karşı zulüm, işkence, cezalandırma, onur kırıcı muamele ve şiddet gibi muamelelerin yapılması yasaklanmasını sağlamak için gerekli her türlü tedbir alınır.
5. Askeri operasyonlar sırasında veya işgal altındaki topraklarda çatışmanın taraflarınca hapsetme, işkence yapma, kurşunlama, kitlesel olarak gözaltına alma, konutları tahrip etme ve zorla göç ettirme gibi, kadınlara ve çocuklara karşı işlenen baskıcı ve zalimane ve insanlıkdışı fiiller suç olarak kabul edilir.
6. Sivil nüfustan olan ve barış, self-determinasyon, ulusal kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi gibi olağanüstü durum ve silahlı çatışma halleri içinde bulunan veya işgal altındaki topraklarda yaşayan kadınlar ve çocuklar, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ne, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ne, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ne, Çocuk Hakları Bildirisi’ne veya diğer uluslararası hukuk belgelerine göre sahip oldukları barınma, yiyecek, tıbbi yardım veya diğer vazgeçilmez haklardan yoksun bırakılamazlar
| |
| |
| | | seytanix Administratör
Mesaj Sayısı : 34 Yaş : 34 Nerden : istaNbuL İş/Hobiler : ÖğrenCi Msn : raporsuzdeliyimben@hotmail.com Kayıt tarihi : 16/11/08
| Konu: Geri: Kadın hakları Çarş. Kas. 19, 2008 3:19 pm | |
| bune yaaaaa ne kadar kısaymışş..... | |
| | | GiTaRisT Admin
Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 32 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : Elektronik Msn : gitar_ist_92@hotmail.com (sacma sapan seyler için ekleme) Kayıt tarihi : 16/11/08
| Konu: Geri: Kadın hakları Çarş. Kas. 19, 2008 3:26 pm | |
| Kısamı benhakkımı bıle bılmıyom | |
| | | | Kadın hakları | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|